Home İnsan Hakları Gazeteciliği Suriye: Failler için tam bir cezasızlık nedeniyle üç kadın öldürüldü

Suriye: Failler için tam bir cezasızlık nedeniyle üç kadın öldürüldü

Bu raporda açıklanan iki suçtaki her iki şüpheli de Suriye Ulusal Ordusu/muhalefet saflarında yer alan savaşçılardır. Bu fiili makamların şeffaf ve ciddi bir soruşturma yürütmemesi nedeniyle cezasızlıklarını güvence altına almıştır

by communication
72 views Download as PDF This post is also available in: İngilizce, Arapça Font Size A A A

Hakikat ve Adalet için Suriyeliler, 2021 yılının Haziran ve Temmuz aylarında bir kıza ve iki kadına karşı işlenen üç cinayeti belgeledi. İlki, Türk kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu’nun/Muhalefeti’nin kontrolündeki Ras Al-Ain/Serekaniye şehrinde, Suriye Ulusal Ordusu’na bağlı ’’Sultan Murat Tümeninde’’ bir savaşçının eşinin öldürüldüğü olay oldu.Mağdurun ailesinin kocanın karısını öldürdüğü ve intihara komplo kurduğu yönündeki suçlamalar ile ilgili fiili yetkililer herhangi bir soruşturma yürütmemiş ve hatta şüpheli kocayı sorgulamamıştır.

İkinci suç ise “namus bahanesiyle” işlendi. Tahrir Al-Şam Otoritesinin kontrolü altındaki İdlib vilayetinin Sarmada ilçesinde, bir kadın ve kızına karşı peçesiz (başörtüsü) göründüğü bir fotoğrafını sosyal medyada yayınlaması nedeniyle kızın kuzeninin kendisini ve annesini öldürüp Türk Ordusu ve Suriye Ulusal Ordusu’nun kontrolündeki bölgelere kaçtı. Kaçan kuzen Afrin’in Şeyh Al-Hadid ilçesinde ve ait olduğu “Sultan Süleyman Şah Tugayı” grubuna sığındı.

Her iki suçta da zanlılar bir kez Milli Ordu gurubunda üye oldukları için aldıkları “koruma” nedeniyle, bir kez de aşiretlerin ve “aşiret koruması” nedeniyle cezadan kurtulmayı başardılar ve normal hayatlarına geri döndüler.

İki bölgedeki fiili sorumlular bu suçlarla ilgili herhangi bir işlem yapmadı, kadın mağdurların cesetleri gömüldü ve davalar kapandı.

  1. “Nadia M.”nin ölümü “Sultan Murat”a üye olan kocasının tabancasıyla gerçekleşti

2 Temmuz 2021’de, Ras Al-Ain’deki evlerinde bayan (nadia/takma ad.M  19 yaşında), “Sultan Murat tümeninde” bir üye olan  ve adı (Salem/takma ad: J  22 yaşında) olan kocasının silahıyla öldürüldü. Sonra cenazesi Türkiye üzerinden Ras Al-Ain’ dan İdlib’ deki Bab Al-Hawa kapısına nakledilecek ve cenazesi aynı ayın 3’ünde ailesine teslim edilecek.

Mağdurun ailesi (Nadia M.) kocasını cinayetle suçladı ve fraksiyondaki bir askeri komutandan koruma ve yardım aldığını ve bununda kocanın iddialarını destekleyen adli tıp doktorundan “uydurma” bir tıbbi rapor almasına izin verdiğini söylediler (ailenin ifadesine göre). Aile ayrıca bölgeyi kontrol eden yetkilileri, olayla ilgili ciddi bir soruşturma açmamak ve kocayı ya da komşuları sorgulamamakla suçladı ve kocasının iddialarına göre, rutin bir işlem olarak bir adli rapor yazıp davayı kapatmakla yetindi. Ayrıca davaya cinayet muamelesi yapmadılar. Kocası iddialarına takılıp Nadia’nın intihar ettiğini söyledi.

A. Erken yaşta evlilik, yıllarca dayak ve sürekli taciz:

Mağdur (Nadia M.) on dört yaşında evlendi ve beş yıllık evliliği boyunca kocası tarafından sürekli dayak yedi ve tacize maruz kaldı. Hiçbir yardım ya da sorununa bir çözüm bulamadan ailesine ve dedesine defalarca şikayet ediyordu.

Mağdurun adı (Rabieh M.) olan annesi, telefonda “Hakikat ve Adalet için Suriyeliler” ile görüştü ve mağdur “Nadia” ve kocası  “Salem”in Hama kırsalında olduğunu ve 2016’da evlendiklerini söyledi. Nadia o sırada 14 yaşındaydı, ondan sonra kocasının “Fahim İssa” komutanlığındaki “Sultan Murat Tümeni”nde üye olması nedeniyle Ras Al-Ain ilçesine taşındılar ve bu evlilik sırasında 3 oğulları oldu. Mağdurun annesi sözlerine şöyle devam etti:

“2 Temmuz akşamı, Nadia görüntülü olarak beni aradı ve ağlayarak kocasının kendisini dövdüğünü anlattı. Vücudunda sigarayla yanma ve darp izlerini gördüm ve kendisine metal bir tel (kablo) ve plastik bir tüple vurduğunu söyledi ayrıca bunu üç çocuğunun gözü önünde yaptığını söyledi.”

Ve devam etti:

“Bizi suçluyordu, ağlıyor ve diyor ki: (Neden beni bu hayvanla baş başa bıraktınız kurtulup sizinle yaşamaya dönmek istiyorum. Onca dayaktan, hakaretten ve edepsiz konuşmalardan bıktım usandım). (Nadia) bana kocasının her akşam fraksiyon vardiyasından sonra sarhoş halde eve geldiğini söyledi ve sanki uyuşturucu kullanmış gibi. Eve gelir gelmez kızıma elleri, ayakları ve vurabileceği her şeyle vurmaya başlıyor, kızım bu kadar işkenceyi hak edecek ne yaptı.’’

Ve ekledi:

“O gün görüşme sırasında (Nadia) eğer bizi arayıp kendisini dövdüğünü söylerse onu öldürmekle tehdit ettiğini söyledi ve gelip onu almamız için bize yalvardı.”

Kendi adına, mağdurun bir akrabası “Hakikat ve Adalet için Suriyelilere Nadia’nın önceki yıllarda dövüldüğünü ve işkence gördüğünü telefonda teyit etti ve ifadesinde şunları söyledi:

“Salem 2016 yılında kuzenime evlenme teklif etti ve evlilik nişandan sadece iki ay sonra gerçekleşti… Mirastan kalan âdetimiz bu yaştaki bir kızın evlenmesine engel değildir, 2016 yılından akrabamın ölümüne kadar iki taraf arasında sorunlar devam etti. İşkence ve dayaklar vücudunu terk etmedi. Benden onu kocasından boşamamı her istediğinde, bölgenin gelenekleri ve mirastan kalan adetleri nedeniyle kadının kocasına karşı sabırlı olması ve onunla hayatını düzeltmesi gerektiğini söyleyip reddettim.”

Ve devam etti:

“2018 baharındaki akrabam geldi ve bana vücudunu ve üzerindeki acımasız işkence izlerini ve yanıkların sigarayla olan etkilerini gösterdi. Kocası ona 3 erkek evlat bırakmasına rağmen tüm bu işkenceyi kasıtlı olarak yaptı!”

Her doğumda ölümü görüyordu ve onu her defasında kocasına geri gönderiyordum. 2020’de (Salem) Sultan Murat fraksiyonu ila çalıştığı için Ras Al-Ain’e taşındı. Kuzenim aramalarında hep evde işkence, dayak, sefil hayat, uyuşturucu ve alkolden şikâyet ederdi, onu soğukkanlılıkla öldürmeye gelinceye ve cesedi bize geri dönene kadar.”

B. Suç detayları

Nadia ve annesi (adı geçen) arasında gerçekleşen görüşmeden yaklaşık 3 saat sonra kocası Nadia’nın bir akrabasını arayarak Nadia’nın öldüğünü ve intihar ettiğini bildirdi.

Kocadan telefonu alan kaynak (mağdurun bir akrabası) Hakikat ve Adalet için Suriyelilere şunları söyledi:

“2 Temmuz’da Nadia ile annesi arasındaki görüşme sona erdikten yaklaşık 3 saat sonra kocası Salem beni aradı ve onun öldüğünü ve yanlışlıkla silahla kendini öldürdüğünü söyledi. Hemen babasına ve dedesine haber verdim. Dedesi ölüm nedenini açıklamak için kocasını aradı… Aralarındaki görüşme sırasında kocası, grupla bağlantı noktalarından döndükten sonra Nadia’nın akşam yemeği hazırlamak için mutfağa girdiğini ve aniden mutfağın içinden ateş etme sesini duyduğunu(yani kocasının) söyledi ve mutfağa girdiğinde Nadia’yı kanlar içinde gördü ve silahı hala duvarda asılıydı. Koca, Nadia’nın silahın yanında durduğuna inandığını ve yanlışlıkla silahı hareket ettirdiği ve tabancadan omzuna giren ve onu olay yerinde öldüren 3 kurşun sıktığını açıklayarak devam etti…”

Tanık devam etti:

“Aynı görüşme sırasında Salem dedeye Nadia’nın cesedini İdlib’e nakletmenin imkânsız olduğu için Ras Al-Ain’de gömeceğini söyledi, bu mağdurun babası tarafından reddedildi ve babası onu İdlib’e gömmek için ısrar etti.”

Aynı kaynağa göre, mağdurun babası Ulusal Ordu fraksiyonlarındaki komutanların yardımıyla (Nadia)’nın cesedini Ras Al-Ain’dan Türkiye toprakları üzerinden İdlib’deki Bab Al-Hawa kapısına nakletti. Cesedi ölümünden bir gün sonra 3 Temmuz’da geldi. Cenaze Harem’deki (Ras Al-Hosn ilçesi) ailenin evine teslim edildi oradan aile Ras Al-Ain tarafından verilen rapora güvenmediği için cesedi incelemesi için yeni bir adli tıp doktoru çağırdı.

 

Raporun tamamını okumak için, lütfen bu bağlantıyı takip edin.

 

Related Publications

Leave a Comment

* By using this form you agree with the storage and handling of your data by this website.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More