29 Mayıs 2020’de Türkiye’nin kontrolü altındaki Afrin’de, Türk hükümeti destekli Suriye Millî Ordusu’na bağlı El Hamza Tugayı’nın karargahında kaydedilmiş bir video internette dolaşıma girdi. Söz konusu video silahlı bir grubun sivillerle birlikte karargaha yaptığı baskını gösteriyordu. Karargahta tugay tarafından tutsak olarak tutulan sekiz kadın ve bir çocuk bulunmaktaydı. Baskın El Hamza Tugayı’nın Doğu Ghouta’lı bir sığınmacıya ait bir mağazaya yaptığı el bombalı saldırının ardından gerçekleşmişti. Bu saldırıda biri çocuk olmak üzere iki sivil hayatını kaybederken, birçok kişi de yaralandı. Bu saldırı, sorumluların teslim edilmesi ve sivillere karşı durmaksızın devam eden saldırıların son bulması talebiyle karargah önünde protestolara yol açtı.
Videoda tutsak kadınların serbest bırakıldığı görülse de; şu an nerede oldukları, kimlikleri ve neden alıkonuldukları halen bilinmiyor. Bir takım çelişkili ve endişe verici raporlara göre, kadınların, sivillere karşı gerçekleştirdikleri hırsızlık, adam kaçırma, cinayet ve tehdit fiilleri ile kötü bir şöhrete sahip El Hamza Tugayı’na geri verilmiş olabileceği belirtilirken, Suriye İhlalleri Belgeleme Merkezi ise kadınların askeri polise teslim edildiğini iddia ediliyor.
Kadınların halen nerede oldukları bilinmemekle birlikte, aktivistler videoda görülen iki kadının ismine ulaşabildiler: Bilgilerine ulaşılan ilk kadın 2018 yılından bu yana tutsak olan Afrin’li Haifa al-Jasem iken diğeri ise Temmuz 2019’dan bu yana tutsak olan Juwayg şehrinden Rukan Manla’ydı. Bu, kadınlardan en az birinin ailesine yapılan herhangi bir bildirim olmadan, hakkındaki suç isnadı ve gözetim altında tutulma koşulları bilinmeksizin, iki yıldır bir askeri birliğin karargahında tutulduğu anlamına geliyor.
Özgürlük için Aileler Hareketi olarak, videodaki sekiz kadın ve bir çocuğun, askeri bir karargahta insanlık dışı koşullarda hapis tutulduğunu ortaya koyan bu görüntülerden dehşete düştüğümüzü bildiririz. Bu birliklerin fiillerinin “güvenlik gerekçeleri” ile kadınların Kürt olmalarına dayandırılarak meşrulaştırılması kabul edilemez.
Kadınların kimliklerinin ve akıbetlerinin bilinmiyor olması, ailelerinin bu insanlarla herhangi bir irtibatının engellendiği anlamına gelmekte, ve bu durum aynı zamanda bu kadınların avukat tutma ve adalet arama haklarını kullanmalarına engel teşkil etmektedir. Hangi taraftan olursa olsun etnik, dini, mezhepsel, bölgesel ve cinsiyete dayalı her türlü ayrımcılığı kınıyor ve reddediyoruz.
Söz konusu tugayın emri altında olduğu Türk hükümeti, tutsakların sağlık durumları ve bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalarının sağlanmasından öncelikli olarak sorumludur. Ne Suriye Milli Ordusu birlikleri ne de askeri veya sivil polis güçleri, Türkiye’nin gözetimi ve denetimi altında böylesine uygulamaları kesinlikle gerçekleştirmemelidir. Bu sekiz kadın ve çocuğun tutuklanması Afrin’de bu şekilde meydana gelen ne ilk ne de son vakadır.
Uluslararası Bağımsız Araştırma Komisyonu ve Af Örgütü de dahil olmak üzere, insan hakları kuruluşları tarafından hazırlanan raporlara göre, son iki yılda Türk hükümetinin desteklediği Suriye Milli Ordusu güçleri tarafından, Arap ve Kürt başta olmak üzere, siviller hakkında birçok keyfi tutuklama gerçekleştirilmiş ve birçokları da kayıp durumuna zorlanmıştır. İnsan hakları kuruluşları 2019’un ikinci yarısında 506 tane keyfi tutuklamayı kayda geçmiş ve Afrin’de 2020 yılının başından itibaren en az 15 kadın ise bu birlikler tarafından alıkonularak kaybedilmiştir.
Raporlar aynı zamanda söz konusu birliklerin, mücadele ettiklerini söyledikleri Esad güçlerinin yaptığına benzer bir şekilde, sivilleri karargahlarında işkenceye maruz bıraktıklarını ortaya koymaktadır. Bu birliklerin haraç topladıkları ve fidye karşılığında serbest bırakmak üzere insan kaçırdıkları da bilinmektedir.
Biz Özgürlük için Aileler Hareketi ve imzacı diğer örgütler olarak Türk hükümetini, Afrin’deki Suriye Milli Ordusu güçleri ve askeri ve sivil polis, ve kontrolü altındaki diğer güçler tarafından gerçekleştirilen ihlaller ile ilgili olarak derhal harekete geçmeye çağırıyor ve aşağıda sayılan koşulların hayata geçirilmesini talep ediyoruz:
- Kadınların tutuldukları yerler ve kimlik bilgileri açıklanmalı ve tutuklu kadınlar derhal serbest bırakılmalıdırlar.
- Gözetim altında tutuldukları süreçle ve hapis koşullarıyla ilgili soruşturma başlatılarak bu işlemleri gerçekleştirenler hakkında gerekli tahkikat yürütülmelidir.
- Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere karargahlarda tutulan tüm tutsaklar serbest bırakılmalı ve bu ihlallerin sorumluları tespit edilmelidir.
- Usulüne uygun bir yargılama yapılmadan gerçekleştirilen tutuklamalara son verilmelidir.
- Duruşma yapılmadan gerçekleştirilen gözaltılara son verilmelidir.
- Tarafsız kuruluşların gözetim merkezlerine girişlerine izin verilmeli ve bu kuruluşlara, başta kadınlar hakkında olmak üzere gözetim altında tutulanların koşulları hakkında bilgi edinme hakkı tanınmalıdır.
- Yakalama ve gözaltıların hukuki dayanakları net bir şekilde açıklığa kavuşturulmalı, ve bu dayanaklar tum Afrin halkı tarafından anlaşılabilecek bir dilde kamuoyuna açıklanmalıdır.
Özgürlük İçin Aileler Hareketi olarak tüm yerel ve uluslararası insan hakları kuruluşlarını, Suriye’de söz sahibi olan tüm uluslararası güçleri, Suriye’nin kuzeyinde emri altındaki güçler tarafından sebep olunan bu insan hakları ihlalleri ve keyfi tutuklamaların önüne geçilmesinin sağlanması doğrultusunda, Türk hükümetine karşı baskı uygulamaya davet ediyoruz.
İmzalayanlar:
- Caesars Families Association
- Syrians for Truth and Justice – STJ
- Impunity Watch
- Badael
- Dawlaty
- Urnammu
- Syria Campaign
- Release Me organization
- Women Now for Development
- Syrian league for Citizenship
- Cairo Institute for Human Rights Studies (CIHRS)
- Violations Documentation Center in northern Syria